İklim konusunda şirketiniz bir şey yapıyor mu?

Servet YILDIRIM

Aşırı hava olayları, beklenmedik, olağandışı, iklimsel ve mevsimsel olmayan şiddetli hava koşullarının yaşanmasıdır. Bu hafta sonu Türkiye kar, sağanak ve fırtınayı aynı anda yaşadı. Bu tür olağanüstü hava olayları yaşandığında hemen iklim değişikliğini hatırlıyoruz. Çünkü artık elimizde küresel İklim değişikliğinin aşırı hava olaylarının yoğunluğunu artırdığını gösteren çok fazla bulgu var.

Dünyanın karşı karşıya olduğu pek çok sorun ve tehdit var ama iklim değişikliği dünyayı tehdit eden faktörler arasında ilk sırada yer alıyor. Küresel bir tehdit olduğu için de küresel bir mücadele ve çözüm gerekiyor. Bu mücadelenin önemli aktörlerinden biri de şirketlerdir.

Şirketler çeşitli nedenlerden dolayı konunun önemli bir tarafıdır. Öncelikle şirketler iklim değişikliğinden artan bir şekilde etkilenmeye başladılar. Aşırı hava olayları nedeniyle tedarik zincirlerinde aksamalar oluyor; iklim değişikliğine bağlı olarak hammadde ve kaynak temini zorlaşabiliyor. Yine aşırı hava olayları nedeniyle hammadde fiyatlarında aşırı dalgalanmalar yaşanıyor. Ülkeler iklim değişikliğiyle ilgili yeni kurallar ve mevzuatlar getiriyorlar. Karbon vergisi hayata geçiyor. Yatırımcı ve tüketicilerin talep ve öncelikleri değişiyor.

Z kuşağı etkisi

Kısacası şirketler hem sürdürülebilir olmak için hem de geçmişte oluşan iklim kirliliğine katkıda bulundukları için iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya karşı kayıtsız kalamazlar. Kendileri gönüllü olmasalar bile Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı gibi regülasyonlar şirketleri sorumlu davranmaya zorluyor. Daha da önemlisi çok yakında ana karar ve alım gücünü oluşturacak olan Z kuşağı hem çalıştıkları hem de ürünlerini satın aldıkları şirketlerin iklim konusunda duyarlı olmalarını istiyor. Çünkü bu kuşak önceki kuşaklara göre çevre konusunda daha duyarlı. Değerleri var ve dolayısıyla aldıkları markaların ve çalıştıkları şirketlerin de benzer değerlerinin olmasını istiyorlar. Onların taleplerine cevap verebilmek için de şirketler sorumluluk üstlenmek ve gereğini yapmak durumdalar. Çünkü bu kuşak şirketlerin ve siyasetçilerin sorumlu davranmasını ve sorumluk üstlenmelerini istiyor.

Tercih olmaktan çıktı

Bu nedenle her şirketin iklim değişikliğiyle ilgili bir duruşu ve tutumu olmalıdır. “İklim değişikliği şu anda şirketimizin gündeminde yer almıyor” demek bir opsiyon olmaktan çıkmıştır. İş dünyasına baktığımızda iklim konusunda duyarlılığın eskiye göre daha fazla ortaya çıktığını görüyoruz ama her şirketin konumu ve duruşu aynı değil. Mesela iklim konusu bazı şirketlerin gündeminde ama henüz öncelikleri arasında değil.

Bazı şirketler ise öncelikleri arasına koymuş ama henüz somut bir strateji, hedef ve aksiyon planı hazırlamamışlar.

Gezegen dostu olunmalı

Ancak daha ileri adımlar atarak iklim değişikliğini hem öncelikleri arasına almış hem de belirli bir strateji, hedef ve aksiyon planı oluşturmuş şirketler var. Bunların bir kısmı ise daha da ileri bir adım atarak strateji ve hedeflerini kamuoyu ile paylaşmışlar. İşte örnek alınması gereken ya da model olması gereken şirketler bunlardır. Umarız bu tür şirketlerin sayısı artar ve her geçen gün daha fazla şirket karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik somut plan ve hedef açıklarlar. Açıklama yapmak önemli çünkü açıklanmayan hedeflerin takibi ve dolayısıyla bağlayıcılığı da olmuyor.

Bir şeyler yapmak isteyen şirketler nereden başlayacaklarını bilemeyebilirler. İklim konusuna bugüne kadar uzak kalmış şirketlerin acilen aksiyon almaları gerekiyor. Amaçlarını belirlemeliler ve bu amaçlar gezegen dostu olmak durumundadır. Bu amaca uygun taahhütlerini oluştursunlar. Bunu yapmadan önce şirketin değer zinciri boyunca çalışanlarının, müşterilerinin ya da tüketicilerinin ve şirketin faaliyet gösterdiği coğrafyalardaki toplumların yani kısacası tüm paydaşlarının şirketten beklentilerini belirlesinler.

Şirketler bu mücadelede tek başlarına değiller. İklim konusunda kaygılı olup harekete geçmek isteyen şirketlerin içinde yer alabilecekleri birçok inisiyatif bulunuyor. Bu inisiyatifler sayesinde eğitimler alınabilir, farkındalık ve bilgilendirme webinarlarına katılınabilir, uluslararası kaynaklara ulaşılabilir ve iyi uygulama örnekleri paylaşılabilir.

Harekete geçme zamanı çoktan geldi. Haydi iş başına…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*