Seray Şahinler – Çektiği film ve belgesellerle Filistin’de yaşanan insan hakları katliamını gözler önüne seren Filistinli yönetmen Mai Masri, 4. Esenler Film Festivali’nin onur konuğu oldu. Masri festival kapsamında İstanbul’da gerçekleşen bir masterclass’a da katıldı. Orta Doğu film endüstrisinin önemli isimlerinden olan Masri, dünya prömiyerini Toronto Uluslararası Film Festivali’nde ilk uzun metrajlı filmi “3000 Gece”de çocuğunu parmaklıklar ardında büyüten Filistinli genç bir annenin hayatını anlatmıştı. Son 30 yılda “War Generation-Beirut”, “Children of Fire”, “Children of Shatila”, “Beirut Diaries” “33 Days” gibi önemli filmlerle Orta Doğu’da yaşananları dünyaya duyurmuştu.
– Belgesellerinizde Filistin’de ve Lübnan’da trajediyi ve isyanı anlatıyorsunuz. Filmlerinizde bu sesi duyurmak size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?
Hangi milletten olursa olsun, kendi halkımın hikâyesini anlatmak için büyük bir sorumluluk hissediyorum. Dünyanın neresinde çekim yaparsam yapayım özellikle Filistin’deki hikâyeleri bütün gerçekliğiyle, bütün derinliğiyle, sanatsal ve kreatif bir şekilde anlatmak konusunda kendimi sorumlu hissediyorum. Bu şekilde bu insanların sesi dünyaya ve geniş bir kitleye ulaşacak.
– Ortadoğu’da yaşananları aktarırken hayatın gerçekliği filmle kendini tamamlıyor. Bu filmlerinize nasıl yansıyor?
Filistin’deki gerçeklik ve kurgu çok iç içe geçmiş hâlde. Filmlerimde medyada gördüğümüz acı ve şiddetin ötesine geçen bir güzellik ve şiir katmanı eklemeye çalışıyorum. Çünkü bu insanlıktaki umut duygusunu ortaya çıkarmak için önemli. İşte tam da bu şekilde bir sorumluluk duygusu hissediyorum. Amacım bu hikâyeleri evrensel hale getirmek. Böylece dünyadaki herkes onlarla insani ve duygusal olarak da ilişki kurabilsin.
– Şu anda Gazze’de yaşananlarla ilgili yeni bir projeniz var mı?
Filistin hakkında, özellikle Gazze hakkında bir film yapma arzusu duyuyorum, başka boyutlar eklemek için daha farklı bir şey yapmam gerekiyor. Bunun haber izliyormuş gibi olmasını istemiyorum.
‘İnsanlık için bir adım atmak zorundasınız’
– Gazze’de yaşananların daha fazla duyulması için neler yapılabilir?
Herkes, geniş kitlelere ulaşabilen, çok takipçisi olan herkes için konuşmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Konuşmamız gereken an bu an, sessizlik bir seçenek değil. Bu bir tür suç ortaklığı olur, insanlık için bir adım atmak zorundasın. Vicdanı olan herkesin yapması gereken şey bu. Birçok insan da harekete geçiyor. Ya meslekleriyle ilgili saldırıya uğruyorlar ya da tutuklanıyorlar. Bedeli ne olursa olsun, Gazze’nin yanında durmak çok önemli çünkü şu an soykırım yaşıyorlar.
Bir yanıt bırakın