■ Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’da gittiği en uç nokta olarak hepimizin aklında kalan yer Viyana kapılarıdır. Oysa Güney İtalya’daki Otranto, Fatih Sultan Mehmet döneminde, Gedik Ahmet Paşa’nın başlattığı akınla tam bir yıl Osmanlı hakimiyetinde kalmış. Bölgede birçok köyün geleneklerinde, şarkılarında, kalelerin mimari yapılarında Osmanlı döneminin izleri var. Bunlar “Anneciğim Türkler geliyor” sözünün doğuşundan etkilenmiş, daha çok korkuyu anlatan gelenekler ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cuma günü katıldığı zirvenin yapıldığı yerin geçmişi bizim açımızdan ilginç.
■ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G7 Zirvesi’ne katılması sık sık karşı karşıya geldiği, Almanya Başbakanı, Fransa Cumhurbaşkanı, ABD Başkanı’nda ne tür bir duygu yarattı bilmem, bildiğim Gazze’deki ahlaki duruşla beraber moral üstünlüğün Türkiye’de olduğu. Siyasi üstünlüğe gelince, Filistin Devleti artık AB üyesi ülkeler tarafından da tanınmaya başlandı. Sadece Gazze değil, ülkelerinde koltukları sallanan, sayılı zamanı kalan bu liderler, tüm olumsuz çabalarına rağmen Erdoğan’ın 2028’e kadar masada olacağını da biliyorlardı.
■ Fransa Cumhurbaşkanı, yan yana geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile samimi görüntüler veren ama tek başına düzenlediği basın toplantılarında “Putin ile konuşabilen tek lider Erdoğan mı olsun?” tarzı cümleler kurabilen birisi. G7’de, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ile samimi görüntüler verdi. Değişik bir adam Fransa Cumhurbaşkanı.
■ Fransa Cumhur-başkanı’nın bu değişik hallerinden hoşlanmayan bir diğer isim de İtalya Başbakanı Meloni oldu. Meloni, duruşu olan bir lider. Ev sahibi olduğu G7 Zirvesi’nde de Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a karşı duygularını saklamadı. Bakışı ve beden diliyle mevkidaşından hoşlanmadığını, süslü cümleleri ya da reveransından etkilenmediğini açıkça ortaya koydu. Genetik küstahlığın İtalya kıyılarından dönen hali insanın hoşuna gitmiyor değil.
■ Siyasi okumalarda yoksulluk faktörü adına da müthiş bir ders aslında Güney İtalya. İtalya’nın bu en yoksul bölgesinde, faşist Mussolini, bölgeye bir hastane kurduğu ve su getirdiği için büyük sempati toplamış. Aradan geçen 79 yıla rağmen aşırı sağa duyulan bu sempati devam ediyor. Siyasetin kodlarını çözerken halkın yoksulluğuna karşı slogan değil eylem üretmenin önemi de böyle ortaya çıkıyor.
■ Yerel tatların marka olması konusunda da Lecce’den öğreneceklerimiz var. Caffe leccese badem sütüyle yapılan soğuk bir kahve. Sert ama herkes mutlaka denemek istiyor. Asırlık zeytin ağaçları hastalıkla 10 yıl önce yerlere serilmiş bir bölgede zeytinyağı yine çok kıymetli, iyi bir şişelemeyle beraber çok ciddi fiyatlara satıyorlar. Türkiye’de bu markalaşma işini doğru ele alma zamanımız geldi de geçiyor bile. Bizim tatil yörelerinde her şey satılır ama marka zeytinyağı nedense satılmaz. İtalya’dan öğreneceklerimiz var bu konuda.
■ G7 Sonuç Bildirgesi, bildiğimiz batılı tonları taşısa bile en azından Filistinli kadın ve çocukların hayatının İsrailli kadın ve çocukların hayatı kadar önemli olduğunu vurgulamak zorunda kaldı. Rusya’ya sallanan parmak Moskova tarafından ne kadar ciddiye alınır kestirmek kolay değil. Yine de Türkiye, dünyanın önemli ülkelerinden birisi olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan da en deneyimli lider olarak masaya oturdu. İçeriği boş verin, o masada olmak bile aslında son derece güçlü bir siyasi mesajdı. Türkiye’ye rağmen, Türkiye’yi yok sayarak bir siyaset üretmenin mümkün olmadığının tescili oldu bu zirve.
Bir yanıt bırakın