Fatih Pınar, eşi Hacer, oğlu Muhammed Ali (4) ve kızı Meryem Elif (6), 6 Şubat’taki deprem felaketine Hatay’ın Antakya ilçesindeki evlerinde yakalandı. 6 katlı binanın 3’üncü katında oturan ailenin evinin yarısı, yıkıldı. Sobanın bulunduğu odada, 2 ayrı çekyatta beraber uyuyan aile, enkaz altında kaldı. Bu sırada Fatih Pınar, pencere kenarındaki çanak anten kablosunu fark etti. Daha sonra aile üyeleri, bağlandıkları kablo ile dışarı çıkmayı başarıp, enkazdan kurtuldu. Bir hafta çadırda kalan aile, 14 Şubat’ta Bodrum’a geldi. Pınar ailesi, önce bir otele ardından askeri kampa yerleştirildi.
‘BİNA, DEPREM ANINDA YARIDAN İTİBAREN YIKILDI’
6 Şubat’ta havanın çok soğuk olduğunu belirten Fatih Pınar, “5 Şubat Pazar günü İskenderun’daydık ve evimize Antakya’ya döndük. Genelde hep yatak odasında yatardık. Evimiz sobalıydı ve klima kullanıyorduk. O gün hava çok soğuk olduğu için salonda yattık. Eğer yatak odasında yatmış olsaydık; belki de şu an yaşamıyor olacaktık. Bina, deprem anında yarıdan itibaren yıkıldı. Saat 04.00 gibi sarsıntı olduğunda, çekyatta yatıyordum. Sarsıntı anında diğer çekyatta yatan oğlumun yanına gidip, kucağıma aldım. Eşim tam kızımı aldığı sırada kolon patladı, kolon eşimin koluna değdi. Koluna değdi ama kızımızı kurtardı. Birbirimize tutunduk ve o an hiçbir şey düşünemedik. İlk sarsıntı geçer geçmez, eşime ‘Hemen çıkalım’ dedim” dedi.
‘MERDİVENLER YIKILDI, EŞİM BENİ KURTARDI’
Fakat merdivenlerin yıkıldığını söyleyen Fatih Pınar, “Birinci katın çöktüğünü ve1 alt kata indiğimizi hissettim. Dış kapıya gittiğimizde duvar ile birleşmiş olduğunu gördüm. Vura vura kapıyı açtım. Aşağıya tam indiğimiz sırada, ikinci katın merdiveninde ikinci sarsıntı oldu. Bu sefer merdivenler yıkıldı ve sağ ayağım merdiven boşluğunda kaldı. Eşim beni kurtardı ve tekrar içeri girmek zorunda kaldık. Eve tekrar girdiğimizde, diğer odaların yıkıldığını gördük. Sadece salonun bir kısmı yan bir şekilde duruyordu. ‘Hemen yemek masasının altına geçelim’ dedim. Yemek masasının altında yarım saat bekledik. Sürekli sarsıntılar oluyordu. Bir sarsıntı daha oldu ve bir kolon yemek masasının üzerine düştü. Masa üçgen gibi bir şey oldu. Bir an kurtuluşumuzun olmayacağını hissettim. Eşim ve çocuklarım ile helalleştim. O sarsıntıda binanın yan yattığını fark ettim. 6 saat orada, o şekilde bekledik. O esnada bina, 1 kat daha indi” diye konuştu.
‘KABLOYU KOLONLARA İYİCE BAĞLADIM’
Dışarıya çıkmak için yol aradığını anlatan Pınar, “6 saat boyunca ailemi yalnız bırakmamak için bekledim. Fakat bir sarsıntı daha olsa belki bina tamamen çökecekti. Daha sonra ana yola doğru bakan pencereye gittim. İnsanlar, koşuşturma içerisindeydi. Onlara, ‘2 çocuğum var içeride, bizi almayın, onları alın’ dedim. Ama herkes kendi canının peşindeydi. O sırada televizyonun çanak anten kablosunu fark ettim. Kabloya asılıp, çanak antenden kopmasını sağladım. Televizyon yere düşmüştü; kablonun diğer ucunu da çıkardım. Kabloyu kolonlara iyice bağladım. Oğlumu koltuk altlarından bağladım, yavaş yavaş aşağıya doğru sarkıttım. Bina yan yattığı için 1,5 katlık bir kısımda gibiydik. O sırada bir genç geçiyordu, ona ‘Çocuğumu çözer misin?’ diye yalvardım, yardımcı oldu. Aynı şekilde daha sonra kızımı da bağladım, yavaş yavaş aşağıya sarkıttım. Eşime de ‘Aynı şekilde inmen lazım’ dedim. Eşim, ‘Bu kablo, beni taşımaz’ dedi. ‘Merdivenlerden çıkış yok, başka çaremiz yok’ dedim. Kabul etti. Eşimi de yavaş yavaş aynı şekilde indirerek, dışarı çıkardım. İnerken kablo sıyrıldı ya da koptu, düştüm. Sağ ayağımın tabanı tamamen kesildi. O an için hiçbir şey hissetmedim” dedi.
‘DEPREMDE 2 YEĞENİMİ KAYBETTİK’
Dışarı çıktıktan sonra yağmur nedeniyle zor anlar yaşadıklarını belirten Fatih Pınar, “Evimize 100 metre mesafede açık bir alan vardı; gittik. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Kapalı alan yoktu, olsa da zaten korktuğumuz için giremezdik. Çöp konteynerini devirip, yan yatırdım. Eşim ve çocuklarımın içerisine girip, sığınmalarını sağladım. 7 saat orada kaldık. Bir sivil toplum kuruluşu gönüllüsü bizi gördü. Ayağımın üzerine basamadığımı o an hissettim. Bizi kafeterya gibi bir yere götürdü. Daha sonra ertesi gün Kızılay’a ait çadırda kaldık. Depremde 2 yeğenimi kaybettik. Yeğenlerimi defnettikten sonra eşime ‘Buradan gitmemiz lazım’ dedim. AFAD’a gittik ve bizi Muğla’ya yönlendirdiler, Bodrum’a geldik. 10 gün kadar otelde kaldık ve daha sonra askeri kampa yerleştik” diye konuştu. (DHA)
Bir yanıt bırakın