Prof. Dr. Metin Pişkin’in 1154 ilkokul ve ortaokul öğrencisi üzerinde yaptığı araştırmada, sözel zorbalıkta mağdur oranı yüzde 33,5, zorbalık yapan oranı 7,1, hem yapan hem de mağdur oranı ise yüzde 14,5 olarak belirlendi. Fiziksel zorbalıkta ise kurban oranı yüzde 26,3, zorbalık yapan oranı yüzde 6,9, hem yapan hem mağdur oranı yüzde 12,5 çıktı. Araştırmada 3’üncü zorbalık türü olarak öne çıkan dışlama gibi yöntemlerle yapılan ‘dolaylı zorbalık’ta kurban oranı yüzde 20,5 olarak belirlendi. Erkek öğrenciler arasında kurban oranı yüzde 29,4, kızlarda ise yüzde 41,3 olarak belirlenirken; kız öğrencilerin daha fazla mağdur olduğu, erkeklerin ise daha fazla akran zorbalığına başvurduğu ortaya çıktı.
‘HER 4 ÖĞRENCİDEN 1’İ FİZİKSEL ZORBALIK MAĞDURU’
Araştırmayı değerlendiren Prof. Dr. Metin Pişkin, “İlkokul ve ortaokullarda öğrencilerin yaklaşık yüzde 50’si bir şekilde ya zorbaca söz ve eylemlerde bulunmuş ya da bunun mağduru olmuş. Her 3 öğrenciden 1’inin sözel zorbalığa uğradığını, her 4 öğrenciden 1’inin fiziksel zorbalığa uğradığını, her 5 öğrenciden 1’inin ise dolaylı zorbalığa uğradığını görüyoruz. Öğrencilerin yüzde 55’inin sözel zorbalıkta, yüzde 45’inin fiziksel zorbalıkta ya zorba ya mağdur olarak bir tarafı olduğunu, her 3 öğrenciden 1’inin de dolaylı zorbalığın bir tarafında olduğunu görüyoruz” dedi.
‘KARAKTER EĞİTİMİNE ÖNEM VERİLMELİ’
Akran zorbalığını önleme ve mücadele etmek için çocukların okulda karakterlerini geliştirecek değerlerle donatılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Pişkin, “Zorbalığa uğrayan öğrenci okula gitmek istemez. Mutsuz, kızgın, öfkeli, depresif bir öğrenci ortaya çıkabiliyor. Zaman zaman bile olsa cinayet ve intiharla sonuçlanabiliyor. Her 3 öğrenciden 1’inin bile zorbalığın bir tarafında olduğunu düşündüğümüzde yaklaşık 20 milyon öğrencinin olduğunu varsayarsak her 5 öğrenciden 1’i bile mağdur olsa okullarımızda yaklaşık 4 milyon öğrenci sistematik bir şekilde mağdur. Okullar sadece öğrencinin akademik gelişimine değil aynı zamanda onların sosyal ve duygusal gelişimine de önem vermek zorundalar. Duygusunu fark edemeyen, duygusunu tanımayan, yönetemeyen, sorunu şiddet yoluyla çözen insanlar olduğu sürece toplum da problemden kurtulamaz. Okullar sadece çocukların akademik gelişimine değil, çocukların aynı zamanda karakter eğitimlerine de önem vermek zorundadırlar” diye konuştu.
Bir yanıt bırakın