F-35 çok mu ısınıyor? Yeni soğutma çözümü ve ikonik jetlerin ortak sorunları


RTX Corporation bünyesinde bulunan Collins Aerospace, Geliştirilmiş Güç ve Soğutma Sistemini (EPACS) başarıyla sergiledi. EPACS, ABD’nin F-35 filosundaki mevcut termal yönetim sisteminin yerini almak üzere geliştiriliyor. Cihaz çeşitli koşullarda 80 kW soğutma kapasitesi sergiliyor.

Yeni F-35 soğutma sistemi

Collins Aerospace Güç ve Kontroller Başkanı Henry Brooks, yaptığı açıklamada “Platformu yeni tehditlere karşı koyacak gelişmiş sistemlerle modernize etmek için önemli ölçüde geliştirilmiş bir soğutma kabiliyeti gerekiyor. EPACS, daha verimli termodinamik döngüsü sayesinde F-35’in ihtiyaç duyduğu daha fazla soğutmayı sağlayabilir ve uçağın ömrünü önümüzdeki on yıllar boyunca uzatmaya yardımcı olabilir” dedi.

ABD Hükümet Sorumluluk Ofisi’ne göre F-35’in ısı üreten uçak alt sistemlerinin soğutulmasından sorumlu olan mevcut güç ve termal yönetim sistemi (PTMS) aşırı kullanılıyor. Bu aşırı kullanım, motorun amaçlanan seviyelerin ötesinde çalışmasına neden olarak aşınma ve yıpranmayı artırıyor. Sonuç olarak, programın yaşam döngüsü maliyet tahmini şimdiden önemli ölçüde etkilenmiş durumda.

F-35 uçağının tasarımcıları elektronik aksamın en fazla 14 kW atık ısı üreteceğini varsaymışlardı. Ancak Hükümet Sorumluluk Ofisi tarafından Mayıs ayında yayınlanan bir rapora göre, Lockheed, on beş yıl önce Blok 3F F-35’in soğutma sisteminin yetersiz olduğunu keşfetti. Bunun için 14 kW yerine 32 kW’a kadar soğutma kapasitesi gerekiyordu. Lockheed, Pratt ve Honeywell bu açığı kapatmak amacıyla PTMS’yi motordan iki kat daha fazla hava çekecek şekilde ayarladı. Ancak bu durum tahrik sisteminin uzun ömürlülüğünü azalttı ve onarım maliyetlerinin artmasına neden oldu.

Yeterli soğutmanın olmaması, Blok 4 yükseltme programının bir parçası olarak daha güçlü elektronik ve sensörlerin eklenmesi nedeniyle daha da önemli hale geldi. Bu geliştirmeler, soğutma sisteminin 47 kW’a kadar atık ısıyı işlemesi talebini artırdı. Dahası, 2030’lar için planlanan sınıflandırılmış yükseltmeler, gereksinimi en az 62 kW’a, muhtemelen 80 kW’a kadar yükseltebilir. Dolayısıyla geliştirilen EPACS oldukça kritik bir bileşen.

Bu arada EPACS, entegrasyon ve operasyonel riski azaltmak ve mevcut F-35 varlıklarının değerini en üst düzeye çıkarmak için her üç platform varyantıyla da uyumlu yapıda. EPACS sayesinde planlanan yükseltmelerin bir parçası olarak platforma daha fazla görev sistemi eklemek mümkün olacak.

Süregelen F-35 tartışmaları

New York Times gazetesinde yayınlanan bir makale, gecikmeler, artan maliyetler ve teknik sorunlarla boğuşan Amerikan savaş uçağı programını anlatıyor.

Tabi şimdi böyle yazınca akıllara direkt F-35 geliyor ama öyle değil.

Yıllardır F-35 uçaklarının yazılım ve donanım sorunları nedeniyle eleştirildiğini gördük. Hatta F-35’lerin başarısız bir program olduğunu söyleyenler dahi var. Sahiden de F-35’ler uçan bir başarısızlık abidesi mi? Açıkçası bunu yorumlayabilecek teknik bilgim yok, ancak aranan cevabı vereceğini düşündüğüm bir uçak uzunca bir yıldır güvenilir bir şekilde uçuyor: F-16.

Gazetenin yazısı bundan onlarca yıl öncesine ait, 1977’den F-16 Fighting Falcon hakkında bir makale.

F-16 orijinal olarak çok uluslu bir savaş uçağıydı. Amerika Birleşik Devletleri tarafından Belçika, Danimarka, Hollanda ve Norveç‘in ortaklığıyla geliştirilen avcı uçağı, F-5 Freedom Fighter ve F-104 Starfighter gibi eskiyen avcı uçaklarının yerini alacak çevik, hafif ve gündüz uçan bir avcı uçağı olarak tasarlanmıştı. Birim başına 6,091,000 dolar (enflasyona göre ayarlandığında 31.9 milyon $) olan bu fiyatın ucuz olması da bekleniyordu.

F-16’nın geçmişte yaşadığı sorunların birçoğu F-35’te gördüğümüz sorunları bizlere anımsatıyor. Makaleye göre, ABD Hava Kuvvetleri F-16’nın araştırma ve geliştirme maliyetlerinin 1986 yılına kadar yaklaşık 7 milyar dolar artarak 13.8 milyar dolara ulaşmasını bekliyordu. Enflasyona göre ayarlandığında bu rakam bugünün parasıyla 69 milyar dolar ediyor. Öte yandan F-35 Ar-Ge maliyetlerinin bugüne kadar 100 milyar doları aştığı tahmin edilmektedir.

2021 yılına gelindiğinde F-35’in maliyetinin neredeyse iki katına çıktığı söylendi; başlangıçta ilk 20 yıl için 233 milyar dolar olarak tahmin edilen projenin genel harcamaları aslında 416 milyar dolara ulaştı.

F-35 gibi F-16’nın sorunları da teknolojik sorunlardan ve tasarım zorluklarından kaynaklanıyordu. Aerodinamik açıdan dengesiz ancak yüksek manevra kabiliyetine sahip bir uçağın uçmasını sağlamak için bilgisayarlar tarafından ehlileştirildiği F-16’nın fly-by-wire mekanizması en nihayetinde çözülen pahalı bir sorundu. F-35 gibi F-16’nın da motoruyla ilgili sorunları vardı ve havadan karaya görev yapabilen, gerçek birçok rollü savaş uçağı isteyen ABD müttefiklerinin gönlünü almak için modifiye edilmesi gerekiyordu.

Yine de, bu iki uçak arasındaki sorunlar ne kadar benzer olsa da, kabul edilmeli ki F-35’in sorunları çok daha yoğun. Çok daha pahalı ve maliyetli. Ancak bunlar daha önce de yaşandı ve günümüzde geldiğimizde F-16’ların Türkiye’nin hava gücünün bel kemiği olduğunu görüyoruz. Ancak 1980’lere kadar F-15 kullanan pilotların F-16 için “hurda uçaklar” dediği söyleniyor. 1980’lerden itibaren yoğunlaşan iyileştirmelerin onları güvenilir hale getirdiği biliniyor. Bu arada F-16 ilk uçuşunu kazara yapmıştı, yaşanan bir sorundan dolayı. Aşağıda videosunu izleyebilirsiniz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*