Yirmi yıldır “mücadele ettiler”
Daha iktidara bile gelmeden “Tayyiban” dediler.
Seçilince “Bizim Başbakanımız değil” dediler.
Askeri göreve çağırdılar.
Gelmeyince askere “kâğıttan kaplan” dediler.
“Seni yaptırmayacağız” dediler.
Cumhurbaşkanı seçildi, “bizim Cumhurbaşkanımız değil” dediler.
“Külliye değil saray” dediler.
Terörle mücadeleye “sarayın savaşı” dediler.
Cumhurbaşkanı ile görüşen herkes “sarayın adamı” oldu.
Külliye’ye giden herkese “saraya çıktı” damgası vurdular.
Ötekileştirmenin dibine vurup, hükümete küfretmeyene “yalaka” dediler.
Herkesi o kadar ötekileştirdiler ki sonunda kendi aralarında ötekileştirme başladı.
İçlerinde hükümet yanlısı değil sadece normalleşme yanlısı olanları bile aforoz ettiler.
Sonra birden nasıl olduysa “yargılayacaaaz, asacaaaz!”dan aşağı inmeyen bu güruhun başına küfretmeyen, kutuplaşmayı desteklemeyen, cumhurbaşkanı ile görüşmeyi kendisi talep eden, “15 Temmuz’un tiyatro olduğuna hiçbir zaman inanmadım” diyebilen, önce kendi belediyelerindeki adam kayırmalara tepki gösteren, “Akepe” değil “AK Parti” diyen “normal” bir insan evladı geçti, Özgür Özel…
Son yirmi yıldır normali unutmuş kulaklarımız, duyduklarına inanmakta güçlük çekti.
Güçlük çeken sadece biz değildik, kendi “güruhu” bile inanamamak bir yana, kabullenemedi bile.
Herkesten evvel bir önceki genel başkan bu “normalleşmeyi” kaldıramadı, “Sarayla müzakere edilmez, mücadele edilir” dedi. Oysa belki de 13 yıllık başkanlığını en az 13 seçim yenilgisi ile taçlandırmasının asıl nedeni tam da buydu: Müzakere değil küfretmek…
Yine de hakkını yemeyelim, bir noktada “helalleşme” diye bir açılım başlattı. Maksat CHP’nin bir asırlık hataları için halk karşısında günah çıkarmaktı. Aslında güzel bir çıkıştı ama nasırlaşmış yönetiminden destek bulmadı. Çünkü onlar CHP’yi değil, halkı yanlış bulmaya alışmışlardı. CHP bu halk için fazla iyiydi, bu halk CHP’yi hak etmiyordu.
Eh, kendisini halka beğendirmek, seçtirmek zorunda olan bir sivil toplum örgütü için oldukça garip bir yaklaşım. Halk olarak yüz yıldır kendimizi CHP’ye beğendirememiştik…
Normalleşme karşısında o kadar tepkiliydiler ki Sayın Özel’in fondaş medya mensubu olmayan bir gazeteci ile poz vermesine bile “Ben olsam bir sığırla pozum olsun isterdim” diyecek kadar sığırlaşanlar da oldu, “Cumhuriyet Halk Partisi’ni Cumhuriyet AK Parti’si yaptı” diyenler de… (İyi işte, biraz AK Parti’den feyz aldıysanız belki seçim de kazanmaya başlarsınız.)
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, karşısında aklı başında bir muhalefet görememekten ne kadar şikâyetçi olduğunu bilirsiniz. Defalarca da ifade etmiştir.
Hatırlarsanız eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır da “Türkiye için iktidar sorunu yoktur, muhalefet sorun vardır. Muhalefetin de bu kadar eksik vizyonuyla iktidarı yakalaması mümkün değil” demişti.
İnsan biraz umutlanıyor… Acaba?
Acaba artık bizim de sövüp saymayan, siyaset üretebilen bir muhalefetimiz olabilecek mi?
Yoksa hep olduğu gibi bir iki doğru laf söyledi diye Sayın Özel’i de cadı kazanına çekip kaybedecekler mi? Parti içindeki iktidar mücadelesine kurban gidecek mi?
Bekleyip göreceğiz.
Bir yanıt bırakın