Spor Toto Süper Lig’de Galatasaray, Ankaragücü’nü yenerek şampiyonluğunu ilan etti. Kazanılan zaferin ardından Milliyet Gazetesi yazarları sarı-kırmızılı ekibin başarısını değerlendirdi.
Milliyet Gazetesi yazarları Galatasaraylı futbolculara ve teknik direktör Okan Buruk’a övgülerde bulunurken şampiyonluktaki dikkat çeken noktalara değindiler.
Yüzüncü yılın şampiyonu! / CEMAL ERSEN
Koca bir sezona değer katacak maçları oynamak zordur. Hedefi yakalamak isteyen de, ona kafa tutan da gerilim yaşar. Galatarasay’ın başkentte alacağı galibiyetin anlamı açıktı; bitime iki hafta kala “şampiyonluğun ilanı.”
Ya kazanamaz ise? Haftaya derbilerin derbisi oynanacak ve evinde ya kupa kaldıracak, ya tarihi bir hikayenin figüranı olacaktı. İşi uzatmadı sarı-kırmızılı ekip. Başkentte malumu ilan etti. Ne diyoruz o zaman? “Şampiyon Galatasaray.”
Kimse kusura bakmasın. Galatasaray şampiyonluğu anasının ak sütü gibi hak etti. Öyle güzel hak etti ki; üzerine itiraz edilecek tek cümle, tek sözcük söyleyemez kimse. Okan hoca helal olsun sana. Başkan Dursun Özbek, bir o kadar da övgü sana.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında ligin şampiyonu olmak gerçekten çok değerli.
Galatasaray camiası ne kadar övünse, ne denli sevinse hakkıdır. Bunun başkentte yaşanması ayrı bir anlam taşıyor. Cumartesi günü köşe yazımda altını çizmiştim. Ankaragücü ligin en dirençli ve karakterli takımlarından biridir diye. Kolay pes etmeyeceğini son ana kadar direneceğini söylemiştim. Lakin bu denli kolay teslim olacağı aklımdan geçmemişti.
Henüz 9. dakikada Icardi’nin golüyle geriye düşmesine karşın direndi. Önce eşitliği sağladı, sonra mücadeleye ortak oldu. Geriye düştü ama pas etmemiş gibi göründü. Lakin Icardi gibi bir silaha önlem alamadı başkent temsilcisi. Nasıl alsın ki? Arjantinli golcüyü tutmak kolay değil. Adam golü kokluyor, her fırsatı değerlendiriyor, tutulmuyor, engellenmiyor. Gerçekten üst düzey bir oyuncu. Kim ne derse desin Galatasaray’ın şampiyonluğundaki en önemli figür Icardi’dir. Onu takımda tutmak geleceğe dönük en önemli yatırım olacaktır kuşkusuz. Sezon başında “kim bu adam” deniyordu, kim olduğunu gösterdi.
Ama zor olacak onu sahiplenmek. Kulübün parası yeter mi bilmiyorum, Icardi’yi tutmak kolay değil. Onca golcü geldi geçti Galatasaray’dan. En yararlısı üzerine bahis yapılsa, Icardi’yi düşünen kaç yönetici çıkardı acaba.
İkinci yarıya ciddi değişiklikler yaparak başladı Tolunay Kafkas’ın takımı. Ankaragücü her koşulu zorlayacağını gösterdi. Ancak hücum anlamında yeterli etkinliği gösteremedi. Bırakın maçı kazanmayı, puanı bile alacak gücü yoktu başkent ekibinin.
Büyük takım olmak ve bu tarz maçlarda hedefe odaklanmak önemlidir. Hedef ne? Doksan dakikayı üç puanla bitirip şampiyonluğunu ilan etmek. Ankaragücü bu kadar kolay teslim olmamalı idi. Tamam; sezonun finali bir maçtı.
Öyle ise Ankaragücü neden direnç gösteremedi? Yakışmadı. Açıkçası adına yakışır bir mücadele gerekiyordu. Gelelim Galatasaray’a. Şaibesiz bir şampiyonluk kazandı. Okan Buruk ve öğrencilerini kutluyorum. Futbolda en güzel şey; şampiyonluktur. Hayırlı olsun.
Bu zaferi hak ettiler / OSMAN ŞENHER
Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk’u tebrik ederim. Yeni kurulmuş bir takım, geç yapılan transferler, hazırlık kampına katılmamış futbolcular ve her hafta ömür biçilen bir teknik direktör… Bütün olumsuzluklara rağmen hoca takımını şampiyon yaptı. Bu çok zor bir iş.
Bu kadar yıldız futbolcuyu formda tutmak, bütünleştirmek hocanın büyük başarısı. Bir sezon boyunca devamlı ‘Ben değil, biz’ diyerek her futbolcusuyla kenetlendi. Sahaya çıkan isimler de, yüreğini sahaya koyarak mücadele ettiler. Şampiyonluğa inandılar, taraftarlarına verdikleri sözü tuttular. Bu şampiyonluk teknik adam, yönetim, futbolcular ve taraftarın kenetlenmesiyle geldi
12. adamın hakkını yemeyelim. Nef Stadı’nda her hafta 47 bin seyirci, oyuncular kadar bu şampiyonluk için gayret gösterdi. Dışarıdan gelen her eleştiriye duvar oldular. Hocasını, yöneticilerini eleştirenlerle mücadele ettiler. Sonunda da Cumhuriyetimizin 100. yılında bu büyük zaferi hak ettiler.
Dün gece Galatasaray ipi göğüsledi ama esas maç haftaya Fenerbahçe derbisinde. Kutlamalarda çok büyük sürprizler olacakmış. 50 bin kişilik stada bilet için 570 bin kişi müracaat etmiş. Sarı-kırmızılılar için muhteşem bir yıl oldu. İyi futbol oynadılar, Icardi, Torreira, Kerem, Rashica ve diğer yıldızlar futbollarıyla taraflı tarafsız herkese keyif verdi.
Hele büyük golcü Icardi, dün gece yine iki gol attı. Torreira sahada basmadık yer bırakmadı. Sacha Boey, herhalde 15 kilometre civarında koşmuştur. Rashica, Oliveira ve son olarak da sonradan oyuna giren Barış Alper de attığı golle bu formayı devamlı giymek istediğinin mesajını verdi. Kazımcan’a belki eleştirenler olacak ama Ankaragücü iyi bir takım. Onlar da kazanmak için mücadele ettiler. Karşılaşmanın heyecanı Kazımcan’ı heyecanlandırdı, bu da oyununu etkiledi ama hiç önemli değil bu çocuk uzun seneler bu kulübe hizmet edecek.
Ankaragücü’ne gelince… Tolunay Kafkas, saygı duyulacak bir futbol oynatıyor. Kadro kalitesi belli. Buna rağmen sahada koşmayan, mücadele etmeyen başkent ekibinden hiç bir futbolcu yok. Galatasaray dört gol atmasına rağmen, çok zorlandı. Ankaragücü iyi bir takım. Süper Lig’in renkli takımlarından biri, muhteşem bir taraftarı var. Cim Bom’a yenilmelerine rağmen sarı-lacivertli futbolcuları ve hocalarını alkışlıyorum.
Maçın hakemi Volkan Bayarslan karşılaşmayı gayet iyi yönetti. Ufak tefek hatalar yapsa da, bu hataların hepsi masum hatalardı. Maçın önüne geçmedi. Futbolcularla cebelleşmedi, maçı germedi. Her iki takımı nasıl alkışlıyorsam, mücadelenin baş hakemini de alkışlıyorum.
Buruk’un zafer pastası / ATTİLA GÖKÇE
Sporun “tek taş” yüzüğüdür şampiyonluk… Bir tanedir. Bir grubun ya da kümenin içine sokamaz, her hesaba dahil edemezsiniz… Solo bir zafer, tek başına kazanılmış bir yarış ve “Benim” diyen bir haykırıştır.
Galatasaray, Ankara deplasmanında sahaya sadece 11 kişiyle çıkmadı. Onbir oyuncu görünen kısmıydı. Görünmeyen ama hissedilen kalabalıklığı vardı aslında… 1959’dan beri süregelen büyük macerada 22 şampiyonlukla açık ara önde koşmanın tecrübesini gururunu, öz güvenini de taşıyorlardı. Turgay Şeren’le, Metin Oktay’la Gündüz Kılıç ve Fatih Terim’le yazılan tarihin yeni sayfalarını imzalıyorlardı.
Bu şampiyonlukla Nef Stadı’nda oynanacak yılın son derbisi de gerilimden, stresten, didişmeden ve çatışmadan soyutlanmış olacak. Centilmence karşılıklı saygıya dayalı bir kapanış derbisi bekliyoruz.
Tabii, sezonun en iyi takımı olmanın yanı sıra bir de “muhteşem” golcüsü vardı Galatasaray’ın: Mauro İcardi. Adam her pozisyona her koşula göre en uygun yerde vaziyet alıyor gereğini yapıyordu.
Dün rekor kırarak üst üste attığı 7. ve 8. golleri, hem O’nu oynatan takımın hem de kendi bireysel kalitesinin ürünüydü. Sağından Rashica’nın solundan Kerem’in attığı 2 topa ayağıyla ve kafasıyla akıllı dokunuşlarla golleri sabırsızlıkla bekleyenlerin ateşini alıverdi..
Maçın bütününe de bakalım… Şampiyon takım sağdan soldan ortadan ataklarla hücum organizasyonları yaparken, topa sahip olan taraftı ama, onların yarısı kadar top kullanan Ankaragücü de çok çabuk gol pozisyonlarına giriyordu. Muslera, Abdülkerim ve Nelsson ev sahibinin ataklarıyla uğraşırken yağmur altında buram buram terlemiş olmalılar. Bekler bu baskıdan o kadar etkilenmediler. Oyunu iki yönlü oynuyorlardı. Özellikle Boey’in sağ kanattaki atakları göz dolduruyordu.
Ankaragücü üçlü savunmasının önünde dörtlü bir orta alan oluşturmuştu. Diack, Djakanoviç, Taylan ve Hasan Ali ile hem savaştılar, hem de gol pozisyonları ürettiler. 7 ve 39’da atılan İcardi gollerine arada Taylan’ın asistiyle Milson’dan (16’) bir sayı ile maçın heyecan katsayısını yükselttiler. Tolunay Kafkas’ın takımı “konu mankeni” değil, şampiyona meydan okuyan bir rolün sahibiydi dün. Çok değerli konuklarına karşı aynı değer ve kaliteyle iyi bir ev sahipliği sergilediler. 73’de gelen Barış Alper Yılmaz golü maçın stresini ortadan kaldırdı. Ankaragücü’nün maça ortak olma gayretleri tükendi. O dakikadan sonra konukların düğünü başladı. Bir çiçek de Oliveira’dan geldi.
Ayrıntılarla yazıyı uzatmak istemiyorum. Dün sadece bir maç değil, sezonun ödülünü kazandı Galatasaray. Hak edilmiş galibiyetler ve uzun soluklu serilerle her takıma güçlerini gösterdiler. Galatasaraylı futbolcular yerli-yabancı tek bir bütün olarak aynı havayı soluyup, aynı özgüvenle koşarak maraton ipini göğüslediler. Bu başarıda elbette Başkan Dursun Özbek ve Başkan Vekili Erden Timur’un takımı oluşturmada, finanse etmede önemli katkıları var. Peki bu güzel pastayı hazırlayan usta kimdi? Elbette Okan Buruk ve yardımcıları…
İcardi çileğiyle, Muslera mayasıyla Kerem aklıyla Toreira ve Oliveira sosuyla hep birlikte öyle tatlı bir zafer kazandılar ki… Ellerine, ayaklarına, emeklerine sağlık!
Bir yanıt bırakın