İdeal belediye…

Prof. Ferlâl Örs ve Mehmet Şakir Örs, Cumhuriyet’te “Toplumsal Belediyecilik” konusunu yazmışlar. İdeal belediyecilik nasıl mı olmalı? Anlatıyorlar:

– ”Belediye hizmeti insan odaklı olmalıdır.

– Yurttaş ve kentli, asla “müşteri” olarak görülmemelidir.

– Böyle hareket eden belediyeler halka adaletli ve hakça hizmet götürmeyi kendilerine öncül görev olarak görürler.

Asla savurganlık yapmazlar. Gösteriş harcamalarından kaçınırlar.

– Toplumcu belediyecilik anlayışı, kamunun, halkın, kentlinin çıkarlarını her şeyin üzerinde görür, üretken, verimli hizmet programları hazırlar ve kent planlamaları yapar.

– Doğayı ve çevreyi korur.

– Kentlerin tarihine ve kültürel değerlerine sahip çıkar.

– Saydamlığı temel ilke edinir. Böylesi bir anlayışla yönetilen belediyelerde, imar uygulamaları başta olmak üzere tüm akçeli çalışmalar, ihaleler ve satın almalar saydamdır ve başta kentlinin denetimi olmak üzere, her türlü denetime açıktır.”

★★★

Güzel tanımlar bunlar. İdeal belediyecilik böyle olmalı.

Ne var ki günümüzde belediye başkan adaylarının niteliklerinden ve programlarından çok bağlı oldukları partiler önem kazanıyor.

Oylar adaylara ve onların ilkelerine değil partilerine yöneliyor…

Seçilen aday, hizmet önceliklerini parti politikasına göre ayarlıyor.

LÜKÜS HAYAT

“Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar”, özdeyişi yaşadığımız günlerde eskiye göre daha çok anılıyor…

Yiyenler yemeyenleri kışkırtıyor…

Dizilerden örnek… Eskiden Yeşilçam filmlerinde dayanışma vurgulanır, zalimlik yapan zengin babalar filmin sonunda yola getirilirdi. Para şımarığı babaya insanlık dersi verilir, filmin başında aşağılanan fakir genç filmin sonunda yüceltilir, seyirciden alkış alırdı.

Günümüzdeki filmlerin ve dizilerin çoğunluğunda büyük bir lüks ve israf sergileniyor. Kayıt dışı zenginlik, savurganlık ve sorumsuz harcamalar yüceltiliyor.

Yaşanan hayatlar da bu yönde gelişiyor.

Çünkü ‘ihtiyaç fazlası’ para saadet getirmiyor. Paraya boğulan ama üretici olmayan insanlar mutlu olamadıkları için başkalarını kışkırtarak, kendilerine gıpta ile bakılmasını sağlayarak mutlu olmaya çalışıyorlar.

Bazıları kara para aklamaktan içeri girse de bu eğilim değişmiyor.

TOKUŞ

“Bende bir yumurta var sende bir yumurta var, ben sana bir yumurta sen bana bir yumurta versen her birimizde birer yumurta olur. Sende bir bilgi var, bende bir bilgi var. Sen bana bir bilgi versen ben sana bir bilgi versem ikimizde de ikişer bilgi olur” (KONFİÇYUS)

ÖĞRETMEN

Öğretmen okurumuz Ankara’daki öğretmenevlerine yapılan zamları eleştiriyor…

Bu mekanlarda daha çok diğer illerden geçici süre için gelen öğretmenler konaklıyor.

Sincan öğretmenevi geçen yıl gecelik 90 liraymış…

2023 yılının Temmuz – Aralık aylarında tek kişi gecelik 250 TL olmuş.

Ücret 2023 yılının Aralık ayında 380 TL…

2024 yılının Ocak ayında ise 440 TL yapılmış…

Ankara Başkent Öğretmenevi’nde ise yukarıda belirtilen fiyatlardan yüzde 50 daha yüksek bedeller alınmaktaymış…

Doğrusu bunlar öğretmenlerin cebini yakacak rakamlar…

KANARYA

Denizli merkezli Denizli Muhabir adlı internet sitesinde bir yazı…

“Fenerbahçe’ye neden sarı kanarya denir?”

Kulübün sarı rengini deniz fenerinden aldığını, formalardaki kanarya sarısı renginden dolayı sarı kanarya denildiğini okuyoruz yazıda.

Efsane kaleci Cihat Arman’ın maçlara kanarya rengi kazakla çıktığı da dilden dile anlatılır.

Sarı Kanarya güzel ve zarif bir deyim

Bizim anlamadığımız taraftarların maçlarda:

“Kanaryaaa kanaryaaa saldır saldır kanaryaaa” diye tezahürat yapmalarıdır.

Doğrusu bir aslana ya da kartala saldıran kanarya kuşunu hayal etmek pek de kolay olmuyor.

RESSAM

Bebek’te Clubhouse adı mekânda çağdaş sanatçıların resimleri sergileniyor.

Serginin düzenleyicisi Demet Müftüoğlu:

“Sergi için toplumsal konulara duyarlı sanatçılar seçildi”, diyor…

Toplumsal konulara duyarsız sanatçılar var mıdır?

Vardır… Onlar toplumsal konulara yaklaşmanın sanatçının ufkunu daraltacağını iddia ederler. Tamamen sanata odaklanmayı savunurlar.

Bu mesele yüz yıllardır tartışılır.

Toplumsal konularla ilgilenmeyen sanatçılara şu soru sorulur:

– İçinde çalıştığınız apartmanda yangın çıksa, bina yanarken resim yapmaya devam eder misiniz? Yoksa önce yangını söndürmeye mi çalışırsınız?

Tartışma bu noktada düğümlenir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*