Siyasetçinin şevki seçmene de geçer mi?

Henüz değineceğim konuyla ilgili hiçbir anket, ölçüm görmedim. Lakin hissiyatım odur ki, bu seçimde sandığa gitmemeyi tercih edecek seçmen sayısı sanki azımsanmayacak ölçüde olacak. Özellikle de muhalif seçmen tarafında. Muhalefet partileri genel seçim öncesinde parti tabanlarına ve kararsız seçmene verdikleri yanlış mesajları katlayarak devam ettirdikleri için bunu öne sürüyorum. Zaten CHP’li isimler de bunu kamuoyuna açık bir şekilde söylemişti. Bu, bugüne dair bir gözlem sadece. Seçime doğru bir değişim olduğunu düşünürsem, onu da kayda geçiririm.

Her şeyden önce, muhalefet partilerinin seçim sonrası birbirlerine yaklaşımlarının seçmen nezdinde antipati oluşturduğunu, hayal kırıklığını daha da büyüttüğünü düşünüyorum. Bir kere hiçbirisi samimi özeleştiri vermiş değiller. Bunu daha önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultayda kaybetmesinin gerekçelerinden biri olarak da dile getirmiştim. Meral Akşener’in üstlendiğini söylediği hatalar ise daha çok partide kalan aktörlere dönük, “sizi dinlemedim ondan pişmanım” ifadesi. Onun dışında olan biten “kaybettik ama ötekinden ötürü” hali.

Bir de, daha düne kadar birbirlerinin sofrasında yemek yiyen, hatta yedikleri yemeğin lezzetini öven parti liderleri, o sofranın hatrını çoktan unutmuş. Partilisi, öteki partinin liderine neredeyse küfür ederken bunu tebessümle karşılıyor. Siz tabanınızı konsolide etmeye çalışın eyvallah da, bunun için üç vakit öncesine kadar aynı safta olduğunuza hakaret edilmesine göz yumuyorsanız, sizin dışınızdakiler ne düşünür? Yarın sizinle yol yürümeyi düşüneceklerin kafasında ne olur? Güvenirler mi? Soru çok basit, hangi tavrınız samimi?

Bakıyorsunuz bir diğeri, “Altılı masanın en çalışkanı bizdik, yoktu bizden daha gayretlisi” mealinde cümleler kuruyor sürekli. Yeterli değildiyse gösterilen gayretler niye oradaydınız? Sizin kadar katkı sunmayanların yanında olurken ne bekliyordunuz? Neden hiçbiri birbirine benzemeyen o seçmenlere, “ha gayret abanın, bu bir ölüm kalım meselesi” hissini aşıladınız. Bakın şimdi mecalleri yok kollarını kanatlarını kaldırmaya.

Bir başkası, kendisinden önce aynı koltukta oturanda eleştirdiği her ne varsa, şeklini az biraz değiştirip yapmaya devam ediyor. Hani danışmanlarla yönetilen bir partiydi orası? Şimdi de üç beş yakın arkadaşın isteği ile bir düzen kurulduğu söyleniyor. Milletvekilleri kendilerine hiç danışılmadan illerinde aday belirlendiğinden şikayetçi. Hani parti içi mücadele geride kalmıştı, hâlâ gelen teşkilatların sitem etmeden gönderilmediği kulaktan kulağa aktarılıyor. Nasıl oluyor da depremzedelerin tepkisi binlerce kilometre öteye ulaşabiliyor da, bir genel merkeze ulaşamıyor? 100 yıllık partinin 20 yıl belediye başkanlığı yapanlarının yerlerinin eninde sonunda boşalacağı düşünülmez, yerlerine yenileri yetiştirilmez mi? 5 yıllık belediye başkanlığı döneminde başkandan memnuniyet hiç ölçülmez de gidişat kestirilip, yerine bir yenisine bakılmaz mı? Size baktığında seçmeniniz hâlâ bir tepişme, güç mücadelesi görüp “31 Mart’ı değil, 1 Nisan sabahının hesabını yapıyor bunlar” diyorsa, sandığa gitmeyi canı çeker mi?

Muhalefet seçmenini hâlâ şevksiz gördüğüm için onların partilerine baktığımda gördüğümü söyledim. Ancak adaylar artık neredeyse netleşmişken şu da dikkat çekici. Hemen her partide içe sinmediği halde, daha iyisi bulunamadığı için gösterilmiş adaylar var. Bazı yerlerde hiç “aday olayım” diye ortaya çıkan yok. Seçim bittikten sonra bunun üzerine eni konu düşünecek, bir sonraki seçim için tedbirini alacak olan var mı? Neden bazı yerler için ortaya çıkan çok da, bazıları için hiç yok. Neden bazı partiler “kaleleri” saydıkları yerler için çok başvuru alıyor da, bazı yerler için hiç almıyor. Son anda partinizin kapısını çalana “hoş geldin, baş köşe senin” tavrı, onca emek veren teşkilatlara haksızlık değil mi? Partisinden aday gösterilmeyince koşa koşa bir başka partiye gidip yeniden seçilmek için yanıp tutuşanlara da ayrıca fener tutmak lazım. Kendine o kadar güveneni bir de bağımsız aday olunca görmek lazım..

Ama aday gösterilenlerin hepsinde bir heyecan, yüzlerde bir mutluluk, bir keyif.. Acaba diyorum onlardaki şevk seçmene de geçer mi?

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*